Burada Ara...
YUKARI
YAZILAR

SÜRGÜNÜN GECESİNE AY DOĞMAZ

Kaval, keman, dağlar ve insan çığlığı. Bunun cevabını Nizamettin Ariç verebilir. Çünkü o doğduğu topraklardan, daha çocukken ayrılmak zorunda kalan bir sürgün.

Birileri hüznü ve acıyı bize ihbar ediyor. Bir kadın sesi, bir dengbêj ve bir çocuk. Su bile susar akarken, rüzgâr sesini yitirir dağlarda. İnsanın yüreğindeki acıyı nasıl da resimliyor bu kederli mey sesi. Kuytuluğunuzda gizlediğiniz o kimsesiz yanınız nasıl da çıkıyor gün yüzüne bir cura’nın yanık sesiyle. Nasıl da birikiyor gözlerimizde, mazlum bir halkın tarihi. Nizamettin Ariç, salınca göğe sesinin kuşlarını; Amed iki gözü iki çeşme ağlar Dicle’nin üzerine, utanır başı dumanlı Ağrı, utanır asi Fırat, kederlenir Munzur…

Gecesine ay doğmaz sürgünün. Bir sürgünün müziğini anlatmak ne zormuş meğer. Ermeni müzisyen Gasparyan’ı, İstanbul Açıkhava Tiyatrosu’nda dinlediğimde, bir sürgünün müziği anlatılır mı sorusunu sormuştum kendime. Elbette anlatılır ama nasıl! Bir insan kendi anadiliyle söylediği bir şarkı yüzünden kovuşturmaya uğrarsa ne olur?!

Bu sorunun cevabını ancak bir sürgün sanatçı verebilir. Bunun cevabını Nizamettin Ariç verebilir. Çünkü o doğduğu topraklardan, daha çocukken ayrılmak zorunda kalan bir sürgün. Doğduğu topraklara geri döndüğünde ise elinde bir sazı vardır artık. Ama bu saz başına bela açacaktır. Çünkü, 1979’da memleketi olan Ağrı’da verdiği bir konserden dolayı tutuklanacaktır. Sebebi klasik devlet saldırısı; “Kürtçe türkü söyleyerek, bölücülük yapmak.” Ariç üstelik, bir kahramanlık türküsü falan da okumamıştır, okuduğu türkünün teması aşktır.

Aşktan korkan dönemin siyasi yönetimi, kolları sıvayıp, aşk şarkısı okuyarak bölücülük yapan bu müzisyeni yargılamış ve hapsetmiş. Böylece 1980 darbesi geldiğinde onun da payına gurbet ve sürgün düşmüş.

Nizamettin Ariç, önce Türkiye sınırını aşıp, Suriye’ye geçmiş. Ne de olsa Suriye Kürt aydınlarına hep mekan ve mezarı olmuştur. Bunu bilir elbet. Öyle ya Mustafa Kemal rejiminden kaçan Bedirhanlar, Memduh Selim ve diğerleri de Suriye’yi mesken tutmamışlar mıydı! Fakat Ariç, sürgünlüğünü burada noktalamaz ve Avrupa’ya geçer. Avazını, Ağrı Dağı’ndan kopan rüzgardan alan sanatçı, sesini artık odalara ‘hapsetmek’ zorundadır.

1984 yılında, politik mülteci sıfatıyla Batı Berlin’e yerleşir. Artık suyun bile paklamayacağı bir sızısı vardır; memleket hasreti. Ağrı Dağı bir uçurum gibi düşecektir rüyalarına. Belki de bundan olmalı yaptığı bir albümün adını “Rüyaların Resimleri” (Wêneyên Xewnan) koyması. Kim bilir hangi rüzgâr, hangi dağın bulutu oturmaktadır Ariç’in yüreğinde!..

Almanya’ya yerleştikten sonra tamamen anadili olan Kürtçe çalışmalar yapmaya başlar. Nizamettin Ariç, bu yıllarda “Feqiyê Teyra” ismini kullanır. Bu isim ‘Kuşların Öğrencisi’ anlamına geldiği gibi, ünlü klasik Kürt şairi Feqiyê Teyran asıl esin kaynağı olmuş.

Aynı yıllarda “Bêrivan”, “Şem”, “Dîlan”, “Diyarbekîr” isimli dört albüme daha imza atar. Bu çalışmalardan sonra “Çiyayên Me”, “Cûdî”, “Dayê”, “Zînê” ve “Wêneyên Xewnan” isimli albümleri yayınlanır. Bu arada “Klamek Ji Bo Beko” isimli bir de uzun metrajlı film çeker. Film uluslararası film festivallerinde oldukça ilgi görür. Ama ne yazık ki Uluslararası İstanbul Film Festivali’ne alınmaz. Çünkü filmi yapan yönetmen İstanbul sanatı için ‘sakıncalı’dır. Oysa film, eğer ödül almak bir ölçü ise; katıldığı uluslararası festivallerde toplam 15 de ödül almıştır. Ama İstanbul’a gelemez Beko için söylenen türkü.

Ağrı’lı Nizamettin Ariç’in, TRT’de başlayan sanatçılığı, Avrupa’da bir başka kulvara girip, Holywood’a kadar uzanır. Artık müziğin yanında sinema da vardır hayatında.

 

Albümler artık Türkiye’de..

 

Nizamettin Ariç’in albümleri yıllar sonra, derlenip toparlanıp İstanbul’da Ses Plak etiketiyle çıkmaya başladı.

Daha önce Avrupa’da çıkarılmış olan albümler, tekrar gözden geçirilerek piyasaya sürülmüş. Ancak çıkan albümler sanatçının tüm arşivini kapsamıyor. Sanırım daha sonra bütün albümler Türkiye’deki müzik dinleyicisinin beğenisine sunulacak. Bu ilk grupta “Çiyayên Me-1985”, “Cûdî-1986”, “Dayê-1987”, “Zînê-1988” ve film müziklerinden oluşan “İmages Dreams, Wêneyên Xewnan-1993” isimli albümler çıktı. Bu albümlerde Ariç’in müzikal yaşantısını ve evrelerini gözlemlemek mümkün.

Bu albümlerin grafik çalışmalarını da, sanatçıyla koordineli olarak ben hazırladım…

Albümler birer deneysel çalışma olarak çıkıyor karşımıza. Tiz ve yanık bir vokalin ardından gelen klasik müzik melodisi, dinleyiciye doğu-batı armonisinin o büyülü hazzını tattırıyor. Nizamettin Ariç’in müziğindeki formel elemanları (tonalite, dizin, aralıklar, ses genişliği, ölçü ve ritim anlayışı vs..) incelemek gerekir. Bu yazıda, daha çok sanatçının yaşantısına ve müziğine dair küçük bir okuma yapılmaya çalışıldı. Ariç’in sanatının, geniş bir incelemeyi hak ettiğini düşünüyorum ve umarım bu bağlam üzerine, daha geniş bir çalışma yapılır.

Nesimi ADAY, 10 Mayıs 2001, Özgür Politika

 

Not: Besime Şen’in ‘‘Devlet Piyasa Parti – Nizamettin Ariç ve Kürt Müziği isimli kitabı, 2016 yılında Avesta yayınları tarafından basıldı…

«

»