Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) yöneticisi şair Nesimi Aday, Munzur festivalinin yasaklanmasını ve orman yangınlarını protesto amaçlı basın açıklamasına katıldığı gerekçesiyle para cezasına çarptırıldı. Gerekçe, ’emre aykırı davranış…’ Sanatçı Ferhat Tunç ve araştırmacı-yazar Hüseyin Ayrılmaz’a da aynı ceza tebliğ edildi.
verbay@gazeteduvar.com.tr
DİYARBAKIR – Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) yöneticisi ve Dersim gazetesi yazarı şair Nesimi Aday, 17. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin yasaklanmasını ve kentte kasıtlı çıkarıldığı belirtilen orman yangınlarını protesto için düzenlenen basın toplantısına katıldığı için ceza aldı. Aday’a, ’emre aykırı davranış’ gerekçesiyle 227 TL para cezası verildi. Ceza, aynı açıklamaya katılan sanatçı Ferhat Tunç ile araştırmacı-yazar Hüseyin Ayrılmaz’a da kesildi.
Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube tarafından 27 Temmuz’da düzenlenen ve Vali Yardımcısı Hasan Çiçek tarafından imzalanarak geçen günlerde tebliğ edilen evraka göre, basın açıklaması, Kabahatler Kanunu’nun 32. Maddesi kapsamında değerlendirildi ve suç sayıldı.
‘YASAK İÇİN YARIŞIYORLAR’
Konuyla ilgili görüştüğümüz Nesimi Aday, “Tunceli emniyeti ve valiliği, Dersim’de her türlü etkinliği baskı altına almak için adeta birbirleriyle yarışıyor. Seyid Rıza Meydanı’nda toplanan herkesi, potansiyel suçlu görüyorlar. Benim dışımda sanatçı Ferhat Tunç ve araştırmacı-yazar Hüseyin Ayrılmaz’a da aynı cezadan tebliğ edildi. Bu para cezasına karşı dava açılabilir ama uğraşmayacağım. Onların kabahat gibi gördüğü, bizimse ayıp olarak onlara iade ettiğimiz para cezasını ödeyeceğim. Bu da devletin ve hükümetin ayıplı hanesinde görülecektir bir gün” dedi.
‘DEVLET FESTİVALE KARŞI’
Olağanüstü Hal’in ilanı ve Kanun Hükmünde Kararname ile belediyelere kayyım atandığını hatırlatan Aday, bu süreçle birlikte Dersim’de asimilasyon ve militarist politikalarının yeniden devreye girdiğini söyledi.
Aday “Tunceli emniyetinin gönderdiği tebligatta, basın açıklamasının yapıldığı yere ‘Kışla Meydanı’ deniliyor. Oysa o meydan bizim için Seyid Rıza Meydanı’dır. Devletin militarizmi çağrıştıran ‘Kışla Meydanı’ ismini ısrarla kullanması ve orada toplanan muhaliflere para cezası vermesi asimilasyoncu zihniyetin, Dersim’de güncellendiğinin bir göstergesi olarak görüyorum” dedi.
Dersim’in Alevi kimliğinin de baskı altına alınmak istediğini söyleyen Aday, şöyle konuştu: “Giden vali asimilasyonist fikirleriyle ün yapmıştı zaten. Dersim Aleviliğini, Türkmen Aleviliğine tahvil etme uğraşı veren Vali Osman Kaymak, Dersim’in Kürt Aleviliğini baskılama çabası içindeydi. Gelen vali de diğerini aratmayacak şekilde icraata başladı. Önce geleneksel kültür ve doğa festivalimizi yasakladı. Festival sözde güvenlik gerekçesiyle yasaklandı ki böyle bir şey yok. Dünya alem de gördü ki Dersimliler, bütün karşı politikalara rağmen memleketlerine ve kültürüne sahip çıktılar. Herhangi bir olay da olmadı.”
OHAL KOŞULLARINDA FESTİVAL
Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin ilki 17 yıl önce yine OHAL koşullarında gerçekleşmişti. O tarihten bu yana kesintisiz devam eden festival, Türkiye’nin değişik illerine ve dünyanın birçok ülkesine dağılmış Dersimlileri bir araya getiriyordu. Festivaldeki etkinlikler kadar Dersim’in doğası da ilgi çektiği için, çevre illerden de çok sayıda insan, festival zamanını bekler olmuştu.
Festivalle ilgili bilgi veren Aday, şunları söyledi: “Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ni, 17 yıl önce OHAL şartlarında, kıran kırana bir mücadele sonunda gerçekleştirmiştik. Ama bir grup arkadaş inatla festivalin yapılmasını ve gelenekselleşmesini sağladık. Bildiğiniz gibi dünyanın çoğu yerinde normal şartlarda festivaller eğlence amaçlı yapılır ama bizde öyle olmuyor. Bizde bir direniş ortamında geçiyordu. Dünyanın dört bir yanına göçmen kuşlar gibi dağılan Dersimliler, Munzur Kültür ve Doğa Festivali aracılığıyla dönüp ana/ata topraklarına akın akın gelmeye başladılar. Bu da devletin derin noktalarında rahatsızlık yarattı. Çünkü barajlar, HES’ler ve madenler aracılığıyla Dersim coğrafyasına göz diken odaklar, böyle bir ortamda amaçlarına ulaşamayacaklardı. Onun için dağı taşı sürekli ateşe veriyorlar. Dersim’i insansızlaştırmak için her türlü savaş aracını kullanıyorlar. Ama onlar gelip gidecekler ve bizler, binlerce yıldır olduğu gibi oradayız, orada olacağız da.”
DERSİM, ALEVİLERİN ŞAH DAMARI
Devletin Dersim’e yönelik politikalarının yeni olmadığını belirten Aday, sözlerine şöyle devam etti: “Dersim, Anadolu’da yaşayan bütün Aleviler için bir evdir, sığınaktır. Dersim tüm Alevilerin ve çoğu muhalif için şah damardır. Şah damara saldırıyorlar. Çünkü Yavuz’un garezi Dersim’e girememişti. Öyle yazmışlardı bir devlet gizli raporunda. Anadolu Alevilerini kılıçla biçip, 40 bin Alevi’yi katletmişlerdi de Dersim’e istedikleri gibi hakim olamamışlardı. 1597 yılında basılan Şerefname’ye göre Kürdistan denilince merkez olarak Çemişgezek anlaşılırmış. Yani bugünkü Dersim. Bunu da not olarak düşelim yapılan saldırıların yanına ve şu görüşü de koyalım: 1925 yılında gizlice yürürlüğe giren Şark Islahat Planı’na göre, Fırat’ın batısında yaşayan Kızılbaş Kürtler öncelikli asimile edilmeliydi. Maraş-Pazarcık’taki El Nusra kampının da bu amaç uğruna kurulduğunu düşünüyorum. Sivas/Koçgiri başkaldırısı ve hak alma mücadelesi, Kürdistan’ın batı sınırını tescil etme niteliği taşıyordu. 1925’teki Şark Islahat Planı’nın hazırlanma sebeplerinden biri de, onların deyimiyle ‘Kızılbaş Kürtler’di. O gizli raporun da işaret ettiği gibi, Kürdistan’ın batı sınırı içe doğru itilmeliydi. Şimdi bir kez daha Pazarcık/Terolar’daki kampa, Erzincan’a yerleştirilen Ahıskalılara ve Dersim’e uygulanan insanlık dışı politikalara eğilip bakalım. Bir de geçmişe ve geleceğe bu optikten bakalım isterim.!”
DERSİM’DE ORMAN YANGINLARI
Yaz boyunca Dersim’de orman yangınlarına tanık oldu kamuoyu. Güvenlik gerekçesiyle yangınlara müdahale de edilmedi. En son Geyiksuyu bölgesinde çıkan yangını hatırlatan Nesimi Aday, bu yangınların operasyona çıkan askerler tarafından çıkarıldığını söyledi.
Nesimi Aday, “Bütün yaz boyunca çoğu Kürt ilinde ve Dersim’de orman yaktılar. Ama Dersim’de daha sistemli bir saldırı gerçekleştirdiler. Ne yaktıkları ormanları söndürdüler ne de halkın söndürmesine izin verdiler. Şu günlerde dahi Geyiksuyu bölgesinde ormanlar yanıyor. Dersim’de ormanları yakanlar, tüm canlı ve cansız varlıkların ortak yaşam kombinasyonu olan eko sistemimize de zarar veriyorlar. Bu evrendeki bilinen tek evimiz olan dünyaya da yazık ediyorlar. Sonuç olarak Ehli Hak diyarı Dersim bunların da üstesinden gelecektir. Kem söz, kem davranış, kem pratik sahibine ait olarak tarihe kalacaktır” dedi.