Altın Portakal ödüllü yönetmen Çayan Demirel, bir dönemin en karanlık siyasi cinayeti olan ‘’Saitler Olayı’’nı ‘‘Dr. Şivan’’ ismiyle belgesel film yapmış.
Kürtlerin Che Guevarası olarak bilinen Sait Kırmızıtoprak’ın (Dr. Şivan) faaliyetlerinden rahatsız olan CIA, MOSSAD ve MİT’in Barzaniler üzerinden nasıl operasyon yaptığını olayın tanıklarına dayanarak spotlar halinde anlatıyor
‘‘Günün birinde bir devletimiz olursa, opera ve baleyi unutmayın, güzel kızlarımızı çıkarın opera ve bale yapsınlar’’ diyen Alevi ve sosyalist bir Kürt devrimcisinin hayatını, halkı uğruna nasıl feda ettiğini görüp, kendisine kurulan tuzakların bağlantılarını kahrederek izleyeceksiniz.
Kürt siyasal tarihinin en karanlık cinayetlerinden biri olan ‘’Saitler Olayı’’ belgesel film oldu..
Altın Portakal ödüllü yönetmen Çayan Demirel, bir dönemin en karanlık siyasi cinayeti olan ‘’Saitler Olayı’’nı ‘‘Dr. Şivan’’ ismiyle belgesel film yapmış. Yönetmen, Kürt tarihinde karanlıkta kalan ‘Saitler Olayı’nı ustaca kurgulayıp, 1971’den günümüze kalan sorulara cevap aramış. Filminde, tematik doğa ve mekân görselleri; tarihsel uğrakları kesişen tanıklarla ustaca buluşturulmuş. Sinema sanatının katmerli sorunu kurgu ve sekans ilişkisini profesyonelce kotaran yönetmen, zamanlar arası geçişleri hikâyenin tarihsel uğraklarına indirgemiş. Belgesel filmlerin dokümantasyon taşıyan karekterinden kaynaklı zorluğu ile hikâyenin ağır siyasî atmosferi minimalize edilip filmin rahat izlenmesi sağlanmış.
Belgesel, Kürtlerin Che Guevarası olarak bilinen Sait Kırmızıtoprak’ın (Doktor Şivan) Dersim’in Civrak köyünde, bacasında duman tüten evinde, ocak başında konuşan kız kardeşi Fatma Kırmızıtoprak’ın sözleriyle başlıyor: ‘’Acaba dedem ne düşündü dedi, öldürdükleri zaman? Acaba bir gün dile getirirler mi? Acaba derler mi ki bunları böyle katliam ettik, öldürdük derler mi? Ben dedi bunu hiç unutmıycam, bununla yaşamıycam, kefenimi başıma dolamışım. Kefenimi başıma dolamışım deyince ben ağladım.’’
Çayan Demirel’e konuşan Aziz Tanrıverdi de Doktor’un gitmeden önce, ‘’Dedem Kew Tepesi’nde, arkasından sıkılan tabanca kurşunuyla öldürülürken, mutlaka, son nefesinde Benim bir evladım ardımdan yetişecek ve ahım yerde kalmayacaktır diye düşünmüştür’’ sözleriyle Kırmızıtoprak’ın siyasal ve politik dünyasına dair ipuçları veriyor.
Doktorun ‘ahını yerde bırakmak’ istemediği dedesi Bertal Efendi, 1937-38 soykırımından hemen önce ailesi dahil çağa çocuk 55 kişi Kızılkilise (Nazımiye) yakınlarında kurşuna dizilip, cesetleri askerler tarafından yakılmıştı.
Film, Dr. Kırmızıtoprak’ın bu travmalı aile hikâyesinin, siyasal hayatında ne tür parametreler oluşturduğunu ve bu belleğin mücadele pratiğinde hangi alanlara tekabül ettiğini hüzünle anlatıyor. Dersim Soykırımı mağdurlarına dair vicdanı ve saygısı adeta, Edip Cansever’in ‘’Saygımız ki bir kurşun yarası kadar derin’’ dizeleriyle buluşup, kendi hikâyesinin bir parçası olacak, 36 yaşında kurşuna dizilip, mezar yeri dahi bilinmeyecekti.
SINIR BOYLARINDA BİR DOKTOR
Yakın çevresinin ‘gitme’ itirazlarına ‘’Kendi kendimi ikna edemiyorum’’ cevabı veren Dr. Sait Kırmızıtoprak, hem Dersim katliamında yitirilenlerin, hem de ağır asimilasyon politikaları altında ezilen Kürdistan’ın acısına duyarsız kalamaz. Canip Yıldırım, ‘’Sait lider olarak doğmuş. Objektif ve subjektif şartlar da Sait’in lider doğmasında etkili olmuş’’ diyor.
Halkının ahı’na saygı için savaşma kararı alır. Liderlik vasfını ve kefenini başında taşıyan şanı, şöhreti kurulu düzeni, eşi ve iki çocuğunu dahi geride bırakan Dr. Sait, 4 Ekim 1969 yılında Nazmi Balkaş (Soro), Ahmet Kotan (Reşo Zilan) ve Hikmet Buluttekin (Çeko) ile Batman’dan yola çıkıp sınırın öte yakasına geçer. Artık Dr. Şivan ismiyle anılacaktır.
Sınırı geçip Irak Kürdistanı’na varan ekip, beklediği sıcaklığı görmediği gibi bir de ültimatom yer. Dönemin popüler lideri Mustafa Barzani, Türkiye ile iyi ilişkileri olduğundan her hangi bir faaliyette bulunmamalarını ister. ‘’Unutmayın ki Türklerin hâlâ Musul’da gözü var’’ diyen Barzani yine de Behdînan’da doktorluk yapması için bir kamp yeri verir. Dişêşê’de, hastane kurup, sağlık hizmeti ve siyasi faaliyet yürütür.
49’lar olayında hapishane arkadaşı olan ve Mustafa Barzani’yle hareket eden TKDP Genel Sekreteri Sait Elçi’yi yetersiz ve pasif bulan Dr. Şivan, Şeyh Said’in idam yıldönümü olan 25 Haziran’da (1970) T-KDP’yi kurar. Parti tüzüğünde amaçlarını ‘’Kürt milletini milli bir kurtuluş savaşına hazırlamak, Kürdistan’ın bağımsızlığı için savaşarak, Kürdistan toprakları üzerinde bağımsız, sosyal ve demokratik bir Kürdistan kurmaktır’’ şeklinde özetler.
Filmde konuşan Yılmaz Çamlıbel, Kürt ulusal mücadelesini dağınıklıktan kurtarıp, bir örgütlü mücadele aracına dönüştürmek gerektiğini savunan Doktorun, ‘Mademki bizi silahla baskı altına alıp, zulmedip susturuyorlar, biz de bunun karşılığını aynı argümanlarla verebilir ve ancak böyle başarı kazanabiliriz’ düşüncesinde olduğunu söylüyor. Ahmet Zeki Okçuoğlu, Dr. Şıvan’ın Marksizm’den geldiğini ancak Marksizm’den öte Fanon ve Sartre ekolünden olduğunu belirtiyor.
Kısa sürede örgütlenen T-KDP’nin üye sayısı 5.000 kişiye ulaşır. Halk, Doktor Şivan’ın başı üstüne (Serê Doxtor Şivanî) yemin edecek kadar bağlılık gösterir. Ortadoğu satrancında oyuna yeni giren sosyalist Kürt ve Alevi Dr. Şivan bölge liderlerinin yanı sıra dış aktörleri de tedirgin eder ve mücadelesine start vereceği günlerde Sait Elçi ve iki arkadaşının kaybedilip öldürülmesinden sorumlu tutulup, hareketi bertaraf edilir.
Bu arada Mustafa Barzani, 11 Mart 1970 tarihinde Irak Hükümetiyle bir otonom anlaşması imzalar. Anlaşmasından sonra Barzani’nin, Kuzeyli devrimcilere tavrı değişmeye başlar. Barzani’nin ‘’Irak’ın toprak bütünlüğünü koruyacağız’’ açıklaması radyo ajanslarına düşünce, Dr. Şivan ‘’Eğer ben Irak Kürtlerinin yetkilisi olsaydım, güçlü bir kuvvetle saldırır, Erbil’i (Hewlêr) alırdım’’ diyerek, gelecek öngörüsü yapar. Zaman, Irak hükümetiyle yapılan otonom anlaşmasında, Dr. Şivan’ı doğrulayacak, Irak hükümeti kısa bir süre sonra anlaşmaya uymayacak, IKDP tekrar silaha sarılacaktı.
Cevdet Sunay ve Süleyman Demirel’e ‘bağlılık’ mektubu yazan Mustafa Barzani, Türkiye’den gelen grubunun Sait Elçi’nin partisine katılması için baskı kurmaya başlar. Ancak Dr. Şivan, hem Türkiye Kürtleri’nin hem de otonom Kürdistan’ın bu yapılanmadan kaynaklı zarar göreceğini söyleyip reddeder.
BARZANİ FAALİYETLERİNİ KISITLIYOR
Parti örgütlenmesinin dorukta olduğu bir dönemde, Mustafa Barzani’nin ‘pasaport ve para verelim, buradan gidin artık’ talimatı şüphe uyandırır. Barzani’nin Türkiye’den destek aldığı fikrinde olan Doktor’un, duruma anlam veremediğini söyleyen Hafız Tugan’ı, süreci yakından takip eden Kazım Arık da destekliyor. Bütün şüphelere rağmen Dr. Şivan’ın ‘’Her halde Barzani bize kıyamaz’’ sözlerine tanıklık yapan Arık, Doktor’un, İran Kürdistanı’ndan, yardım istemek için Güney Kürdistan’a gelen ve Barzaniler tarafından öldürülüp İran Şahı’na teslim edilen Süleyman Muhini’nin akıbetine uğramayacakları fikri taşıdığını belirtiyor.
Dönemin siyasal atmosferini ve olayları objektif olarak filme yansıtan Çayan Demirel, Dr. Şivan’ın faaliyetlerinden rahatsız olan CIA, MOSSAD ve MİT’in Barzaniler üzerinden nasıl operasyon yaptığını olayın tanıklarına dayanarak spotlar halinde anlatıyor. Lütfü Bakşi ‘’MOSSAD ajanlarının cirit attığı bir ortamda solculuk yapıyorduk’’ diyerek, kurulan komplonun dış bağlantılarına dikkat çekiyor. Temmuz 1971’de Mustafa Barzani’nin ABD ile yaptığı gizli görüşme raporunda da ‘’Barzani, kendi bölgesinde Amerikan karşıtı unsurları temizlemeye hazırdır’’ beyanı, ‘’Saitler Olayı’’nın uluslar arası çapta bir komplo olduğu fikrini destekler niteliktedir.
Dr. Şivan’ın el yazılı notlarında esrarengiz bir isme de rastlanıyor. IKDP’den olduğu notu düşülen Neoman’la görüşmesinde, Neoman’ın Sait Elçi’in, ‘’Zinar’’ olan gizli kod ismini bildiğini, kendisinin de ‘bu gizli ismi nereden biliyorsunuz’ diye tepki gösterdiğini yazar. Neoman’ın ayrıca Kürt hareketine ve Kürdistan’a zarar verebilecek fikirler taşıdığını da notlarına ekler. Aynı yılarda çekilen bir fotoğrafta Mesud Barzani’nin, MOSSAD ajanı Naum Admoni’yle ‘samimi’ görüntüsü hayli ilgi çekiyor.
İsmail Beşikçi de ‘’Her iki Sait’in öldürülmesi Türk istihbaratının projesidir. Sait Kırmızıtoprak’ın 1970’lerde gerilla mücadelesi düşünmüş olması hem Türkiye’yi hem de Mele Mustafa Barzani’yi endişeye sevk etmiştir’’ diyor.
PKK lideri Abdullah Öcalan bir makalesinde, KDP’nin geçmişte gerillalarına yönelik saldırılarına dikkat çekip şöyle diyor: ‘’KDP ile ilişkiler kritiktir. KDP’nin Doktor Şivan’a (Sait Kırmızıtoprak, Türkiye-KDP Lideri) yönelik tutumunun, yani sonuçta Doktor Şivan ile iki önemli yardımcısının öldürülmesi ve diğer grup elemanlarının dağıtılmasıyla sonuçlanan yaklaşımının bir benzeri PKK’ye yönelik olarak da uygulamaya konulmak istenmiş (ti).’’
Çocukluğu 1937-38 Dersim Soykırımı’yla yaralanan Dr. Şivan, halkını özgürleştirmek için çıktığı yolda ne yazık ki kendi çocuklarının da kişisel tarihlerine yaralı izler bırakmış. Filmde ‘‘Bu belgesel film Dr. Sait Kırmızıtoprak’ın oğlu tarafından babasına ithaf edilmiştir’’ alt başlığına rağmen oğlu Dara Kırmızıtoprak ile hayatta olan eşi ve kızı yer almamış. Ayrıca belgeselin bir afişinin dahi yapılmaması ve gösterime girmeden, internet üzerinden sessiz sedasız yayınlanması, DR. ŞIVAN’ın ‘talihsiz’ hikâyesinin bir ironisi olsa gerek.
‘‘Günün birinde bir devletimiz olursa, opera ve baleyi unutmayın, güzel kızlarımızı çıkarın opera ve bale yapsınlar’’ diyen Alevi ve sosyalist bir Kürt devrimcisinin hayatını halkı uğruna nasıl feda ettiğini görüp, kendisine kurulan tuzakların bağlantılarını kahrederek izleyeceksiniz.
Film www.drsivan.info sitesinden izlenebilir.
SAİTLER OLAYI NEDİR: 1970’de Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP) Genel Sekreteri Sait Elçi, Güney Kürdistan’da Parast’ının istihbarat merkezi olan Qumrî’de iki arkadaşıyla kaybolur. Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Dr. Sait Kırmızıtoprak’ı (Dr. Şivan) cinayet iddiasıyla 27 Kasım 1971’de Hikmet Buluttekin (Çeko) ve Hasan Yıkmış (Brusk) ile kurşuna dizer, Sait Elçi’yle birlikte siyasetten ve hayattan bertaraf edilir.
Şeyh Said’e idam verildiği tarihin yıldönümünde parti kuran Dr. Şivan’a hayat başka bir cilve daha, o görmese de bağışlayacaktı. Kurşuna dizildiği tarihte, bezeri argüman ve yöntemlerle yola çıkan PKK, gerilla savaşı vermek için parti kuracaktı.
BİRKAÇ SORU…
- Kemal Burkay ‘’Saitler Olayı’’ hakkında konuşmak istememiş. Dr. Kazım Taş’ın filmde anlattığı ve Burkay’ın Doktor’a hakaret ettiği toplantıda yaşananlarla ilgisi var mı?
- Şivan’nın itirafnamesi denilen ve kurşuna dizilmesine neden gösterilen el yazmaları, Almanya’da bir üniversitede yapılan teknik inceleme sonucu taklit olduğu anlaşılmış. Av. Osman Aydın, söz konusu el yazısı metnin Türkiye’de hukukçuluk yapan birinin elinden çıktığını iddia ediyor, kim bu hukukçu?
- Sait Elçi, Parast’ının istihbarat merkezi olan Qumrî’de kayboluyor. MİT mensuplarının mezarları açıp fotoğraf çektirdiğine dair Musa Anter ve Sait Aydoğmuş’un tanıklıkları var. Mustafa Barzani’nin Ankara ilişkileri (Filmde Hafız Tugan’ın tanıklığı var) biliniyor. Mesud Barzani’de çifte cinayeti aydınlatacak bilgi ve belge var mı?
MAHİR ÇAYAN…
Mahir Çayan’ın hapisten kaçtığını radyodan dinleyen Dr. Şivan, keşke yanımıza gelseler, birlikte mücadele ederiz diye düşünür ama Çayan ve yoldaşlarının yolları kurşunla kesilince, buluşma sağlanamaz.
BRUSK’UN EMANETİ…
Hasan Yıkmış (Brusk): Peşmergeler tarafından öldürülmeye götürülürken, eşine parmağındaki yüzüğü verip, ‘’Seni anneme ve babama değil, annene ve babana da değil, Kürt ulusuna teslim ediyorum’’ demiş.
Dr. ŞİVAN | SAİT KIRMIZITOPRAK
1935 yılında Dersim’in (Tunceli), Qısle (Nazimiye) ilçesine bağlı Cıvrak (Sarıyayla) köyünde doğan Sait Kırmızıtoprak, köyde ilkokulun yapılmasıyla dokuz yaşında okula başlar. 1949/1950 öğretim yılında girdiği Balıkesir Lisesi’ni yatılı olarak 1955 yılında bitirir. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni üçüncü sırada kazanan Sait Kırmızıtoprak, daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne yatay geçiş yapar.
1957 yılında İstanbul’da açılan “Tunceli Kültür Derneği”nin kurucuları arasında yer alır ve Mart 1957’de “Ceride-i Dersim” adlı yerel bir gazete çıkarır. Bu gazetede yazı yazmaya başlayan Kırmızıtoprak, sonrasında dönemin ünlü yayınlarından “Akis”, “Forum”, “Vatan”, “Yön”, “Dicle-Fırat”, “Sosyal Adalet” ve “Milliyet” gibi gazete ve dergilerde yazılar yazar.
17 Aralık 1959’da ünlü 49’lar Davası’ında tutuklanır ve yaklaşık iki yıl tutuklu kalır. Tutukluyken sınavlara giren Sait Kırmızıtoprak 1962 yılında Tıp Fakültesi’nden mezun olur ve hekimlik yapmaya başlar. Ancak yargılandığı 49’lar Davası sonucu “Kamu haklarından men” cezası alır.
Yasal platformda siyaset şansını kaybeden Dr. Sait Kırmızıtoprak bu tarihten itibaren ‘’Dr. Şivan’’ ismiyle, Kürtlerin özgür kılınması ve bu mecrada mücadele verilmesini savunur. Kürtlerin milli, siyasi, ekonomik, demokratik ve kültürel taleplerini kapsayan, örgütsel olarak modern, ilerici, devrimci, milliyetçi bir Kürdistan Partisi kurma düşüncesinde yoğunlaşır.
Dersim Katliamı’ndan sonra ağır asimilasyon ve siyasi baskılardan dolayı sindirilen Kürt gençliği bu yıllarda zincirlerini kırmaya başlamış ve illegal faaliyetlere hız vermiştir. TİP içerisinde örgütlenen Kürtlerin bağımsız bir örgütlenmeye gitmemeleri halinde Kürtlerin özgürleşemeyeceğini düşünen Dr. Şivan, bu fikirler doğrultusunda kendi bağımsız örgütlenmesini tamamlayıp, 49’lar davasında birlikte hapis yattığı arkadaşı Sait Elçi’ye rağmen gerilla mücadelesi vermek için 28-29 Haziran 1970 tarihinde Ankara’da Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’ni (T-KDP)kurar.
Partinin amacı üç ana başlık altında özetlenir.
1- Birinci etap; Kürtlerin ret ve inkârının kaldırılması, Kürt halkının resmen tanınması.
2- İkinci etap; Kürtlerin milli demokratik haklarının verilmesini/alınması.
3- Üçüncü etap; Kürt halkının, kendi kaderini bizzat kendisinin tayini.
Kırsal alanda faaliyet gösterdiği yıllarda dahi Le Monde gazetesine abone olan Dr. Şivan, Zaza Kürdü olmasına rağmen Kurmanci Kürtçesiyle entelektüel çalışmalar yapar. “Ezen ve Ezilen Milletler Sorunu”, “Memo Qol”, “Kürt Millet Hareketleri ve Irak’ta Kürdistan İhtilali”, Kamuran Bedirxan ile yazdığı “Zımanê Kurdî” (Kürt Dili), “Ferheng Kurdî û Tirkî” (J. Blau’nun Kurmançca-İngilizce-Fransızca sözlüğünü, Dr. Şivan, birçok eklemeyle Türkçeye çevirmiştir.) ve “Cahş û Cahşîtî” adlı kitapları vardır.
Dr. Şivan (Dr. Sait Kırmızıtoprak); 26 Kasım 1971 yılında Brusk (Hasan Yıkmış), Çeko (Hikmet Buluttekin) ile Sait Elçi, Mehemedê Bego ve Abdüllatif Savaş’ın öldürülmesi ile ilişkilendirilen bir komplo sonucu Gilala’da infaz edildi.
Nesimi Aday
Not: Yazının tam metni Dersim Gazetesi’nin Şubat 2014 tarihli sayısında, özet hali de 12 Şubat 2014 tarihinde Avrupa’da yayınlanan Özgür Politika Gazetesi’nde yayınlanmıştır.